Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni
Koca şehir susuyor sadece sesin çınlıyor kulaklarımda. Bakabildiğim kadar ileride, dokunabildiğimce yakındasın ama hasret kalıyorum bebek yüzlüm gülüşüne.
İstanbul gibi bakıyorsun bana, gizemli ve buğulu. Hem içinde olup, hem yalnız yaşamak bilsen ne kadar zor geliyor. Hayat kavgasını sürdürüyor sevdam. Aşk can çekişiyor gecelerimde. Tenine susuyorum Marmara’nın derinliklerinde. Yeditepe çalıyor sanki seni benden, yavaş yavaş tüketiyor.
Gökyüzüne yıldızlarla tutunan peçesini çıkarıyorum karanlığın. Pencereden yatağına süzülen ay ışığı olmak, yüzünü sürdüğün yastık olup düşlerine avuç açmak için. Bedeninde serilmeliyim gece gibi. Meleklerin uyurken bıraktığı gülüşü seyretmeliyim başucunda.
Kalmamı istermisin, yıldızlar bir bir gömülürken sabaha? dokunmamı istermisin ayaz düşen tenine? Hani utanmazlığın koynunda kendinle sevişmelerinde yanında olmamı istermisin ?
Kuruyan teninde terden boncuklar yapabilirim, güzel bir melodideki piyano tuşları gibi dokunabilirim vücuduna, kıvrımlarınla ahenkli yaşayabilirim seni. Rüzgârın dağlarla kucaklaşmasını, dalgaların kıyılara cilvelerini getir aklına. Önce, süzülmelerini hisset kumlara köpüklerinin, sonra kızışan rüzgârla tut ellerimi. Tüm gücünle sarıl biçare kimliğime. Açlığımı, susuzluğumu, sırlarımı bitir gecede. İçimde kıpırdanışların, yüreğimde sıcaklığın, dudaklarımda titreyişleri sevdanın, tenimin ürpertisinde nefesin olmalı...
Dağıt, hazan düşen yatağımı. Güneşim ol eylül gözlüm. ‘Seni istiyorum’ diye yutkunduğum nefesimi al dudaklarımdan, sırlarımı çöz öpüşlerinle. Ay gibi yum gözlerini geceye, yıldız gibi kay geç düşlerimden. Tadını bilmediğim, tenine düşmediğim hayal olmaktan çık, dökül şehvetinle.
Söyleyemem sana yanan tenimi, kıvılcımı düştü bir kez içime. Kıvranışlarım kadar sessiz uykusuzluğum. Her dokunuşumda kendime, haykırışlarım suskunluğum aslında.
Kendime sarılıp yatağın bir ucunda tüm ürkekliğimle gelişini beklerim. İçimden akan ılıklığı, sıcak sevdayı sana sunmak, sadece hayalinle bütünleşerek yaşamak çok zor be aşkım... ‘SEN’ bendeysen, benimsen.. Neden gecelere isyanım?
Kirpikten bulutlarını arala artık, güneş gözlerinde kapalı kalmasın, Uyan! Dünya güneşe, ben sana kavuşayım. Seni seviyorum eylül bakışlım.
Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin? Nöbetçiler ha gördü ha görecek.. Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek... Ama... Bir adım daha atamazsın. Uzanıp tutamazsın; Göz pınarlarında donup kalır hayallerin Planların kaçışın kurtuluşun Ve deler sevgi dolu yüreğini Sevgi bilmeyen bir kurşun.
Bir okyanus da boğulmak nedir bilirmisin? Batan bir gemiye el sallayamamak Oturup ağlayamamak Birkaç kulaç ötedeki Bir tahta parçasını tutamamak Nedir bilir misin?
Sevmek nedir bilir misin? Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır Bütün benliğini sarar ısıtır. Her gülüşte yeniden doğarsın Ve bin kere ölürsün her iç çekişte Nasıl anlatsam bilmem ki. Yani "sevmek" işte.
Duymak nedir bilir misin? Duymak ama anlatamamak Çemberini kıramamak kelimelerin. Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek "Seviyorum" diyememek... Ya da Her şeye rağmen Bir şeylere başlarken terkedilmek...
BiR ÇıĞLıK BuLsam ! Hiç Susmayan , Ya Da biR cümLe beni tarif eden !